Son 20 yılda kimya endüstrisinde sürdürülebilirliğin önemi çarpıcı biçimde arttı. 2004 yılında, hammaddelerin nereden geldiği, ürünler üretilirken ve kullanılırken tüketilen ve boşaltılan kaynaklar ve kullanım ömrü sonunda ürünlere ne olduğu konusunda çok daha az bilgi vardı. Ancak günümüzde kimya sektöründe faaliyet göstermek için sürdürülebilirliğe önemli ölçüde odaklanmak şart.
Peter Saling, şirkete 1990’ların başında boyarmaddeler laboratuvarında araştırmacı olarak katıldı ve eko-verimlilik analiz metodolojisini geliştiren küçük bir grubun parçasıydı. Şu anda şirketin sürdürülebilirlik faaliyetleri direktörü olarak görev alıyor.
“Yaşam döngüsü analizine yönelik ilk standartlar yeni ortaya çıktığından ve biz de yeni fikirler bulduğumuzdan, çok fazla potansiyel vardı” diyor. “Kimyanın farklı sektörlerdeki konumunu göstererek hem modern hem de çevresel etkileri azaltılmış bir yaşam sürmemize yardımcı olmak ve maliyetleri de dikkate almak istedik. Çok basit modellerle başladık ama fikirler iyiydi.”
Kendisi, şirket içi tartışmaların her zaman kolay olmadığını, çünkü insanların buna neden ihtiyaç duyulduğunu sorduğunu söylüyor. Ancak CEO Jürgen Strube’un desteğiyle konsept ileri götürüldü ve salt eko-verimliliğin ötesine genişletildi ve BASF, 2000’li yılların başında kurumsal karbon ayak izini yayınlayan ilk şirketlerden biri oldu.